1 Ağustos 2016 Pazartesi

İKİNCİ GEBELİĞE HAZIR MIYIZ? EMZİRME DÖNEMİNDE NASIL KORUNMALIYIZ?

Doğum sonrası yeni bir döneme “anneliğe, ebeveynliğe” başlayan sevgili anneler, hepinizin etrafında vardır, “ikinciyi mutlaka hemen yap, ikisi beraber büyür, kardeşi olsun...” diye söylemleri olanlar. Anne ve babalar öncelikle bakabilecekleri ve sorumluluklarını yerine getirebilecekleri sayıda çocuk yapmaları gerektiğine inanıyorum yine de karar tabi ki kişilerin kendisine ait. En azından yeniden gebelik planlamak için arada ki süreyi iyi hesaplamak lazım. Bizim önerimiz gebelikler arasında ki süreyi 18-36 ay arasında tutmakta fayda var.  Bu süre de yeni doğan bebeğiniz önerilen ilk 6 ay sadece anne sütü ve devamında ek gıdalar ile 2 yıl daha anne sütünü almış olacak, anne ile bebeği arasında sağlıklı bir bağ oluşacak, annenin üzerinde ki bebek bakımı ile ilgili ağır sorumluluk biraz azalacak (ya da alışılacak J), yeni gelişecek gebelikte daha az sağlık problemleri görülecek ve kötü sonuçların sıklığı azalacaktır. Düzenli aralıklarla sadece anne sütü veren kadınların eğer adet kanamaları başlamadıysa ilk 6 ay emzirme ile gebelikten korunabilirler. Emzirmelerine rağmen bazı kadınların adet kanamaları 2-3. Ayda başlar, o nedenle adet başlayan kadınların mutlaka bir korunma yöntemi ile korunmaları gerekir, sütün koruyuculuğuna güvenmemeleri gerekir. Anne sütünün  koruyuculuk özelliği yaklaşık %98’dir (ilk ay düzenli aralıklarla emziren ve adet kanaması başlamamış anneler için). Bu oran %100 değildir maalesef %2 gebelik oranı var, o nedenle doğum sonrası 6 haftalık lohusalık süreci tamamlandıktan sonra yada lohusalık sürecinin 2. Veya 3. Haftasında seçtiğiniz bir korunma yöntemi kullanmanızda fayda var. Bu yöntemler;
·         Doğal yöntemler; yumurtlama zamanın tahmin edilmesine dayanan doğal aile planlaması yöntemleri, düzenli adet kanamalarınız başlayana kadar kullanılamaz. İstenmeyen gebelik oranları yüksektir. Düzenli adet kanamalarınız başladıktan sonra yumurtlama zamanının tahminine göre cinsel aktivitenizi kısıtlayabilirsiniz.
·         Bariyer yöntemler; tek başına kondom veya spemisidlerle birlikte (sperm öldüren=spermisid) kullanımı önerilebilir.
·         Hormonal yöntemler; doğum kontrol hapları (östrojen-progesteron içerir) özellikle içeriklerinde ki östrojen miktarına bağlı olarak sütün gelmesi konusunda olumsuz etkilere sahip olabilmektedir. O nedenle emzirmenin ilk 6 aylık sürecinde önerilmemektedir. Sadece progesteron içeren doğum kontrol haplarının sütün kalitesi veya miktarı üzerine olumsuz etkisi yoktur, kullanılabilir fakat hasta uyumu çok önemlidir. İlaç her gün aynı saatte alınması gerekir. Saattin de değişiklik yapmak koruyuculuk özelliğini azaltmakta ve istenmeyen gebeliklere neden olmaktadır. Bu nedenle kullanımı biraz zordur. Halk arasında “aylık-üç aylık korunma iğnesi” olarak geçen depo progestagen içeren enjeksiyonlarda doğum sonrası dönemde kullanılabilecek iyi yöntemler arasındadır. Bu tarz yöntemlerin uygulaması kolay ve hasta uyumu daha iyidir. Düzensiz kanamalar ve lekelenmelere neden olmaktadırlar, aynı zamanda uzun süreli kullanımlarına bağlı kemik yoğunluğunda geri dönüşümlü azalmaya neden olmaktadır. Hormonal vajinal halkalarda korunma yöntemleri arsında yer almaktadır ama östrojen ve progesteron içermeleri ile birlikte doğum sonrası korunmada etkinliği, süt miktarı ve kalitesi üzerine etkisi net olarak bilinmemektedir. Yine bir başka hormonal yöntem deri altına yerleştirilen implantlardır. Doğum sonrası dönemde iyi bir seçenek olabilir. Lohusalık sürecinin tamamlanması ile takılabilir. Düzensiz adet kanamaları gibi şikayete neden olabilir.
·         Rahim içi araç (spiral);  rahim içine takılacak spiral ile korunma yöntemi emzirme sürecinde kullanılabilecek en iyi tercihler dendir. Süt üretimi ile etkileşimi olmaz. Bakır içeren spiral ve hormon içeren spiraller bulunmaktadır. Bakır içeren tip 10 yıllık kullanımı ile uzun süreli gebelik düşünmeyen bayanlar için ideal bir yöntemdir. Bakırlı spiralin kanama süresini ve miktarını artırıcı etkisi olabilir. Özellikle kansızlığı olan hastalarda iyi bir tercih değildir. Hormon içeren tipi (MİRENA) içindeki hormonu yavaş yavaş rahim içine salarak etki eder ve 5 yıllık kullanımı vardır. Adet kanamalarını azaltıcı etkisi de vardır. Kansızlığı olan yada adet kanamaları uzun ve fazla süren kadınlarda iyi bir tercih olabilir.
·         Sterilizasyon yöntemleri (tüplerin bağlanması ve vazektomi); geri dönüşümü zor olan yöntemlerdir. Bu konuda kesin kararlı olmak gerekir. Kadınların tuba uterinalarının bağlanması işlemine tüp bağlama denir. Her iki tüp de bağlanır. Genellikle sezaryen esnasında ya da doğum sonrası dönemde yapılabilir. Bazı hastalar belli bir zaman sonra tüplerini tekrar açtırmak, yeniden gebelik düşündükleri ile hekime başvururlar, bu tarz tubal reanastomoz operasyonlarının başarı oranı düşüktür.  Vazektomi de diğer bir kalıcı doğum kontrol yöntemi olup bu işlem erkeklere uygulanmaktadır (J). Erkeklerin kanallarına yapılan bir işlem olup hem operasyonu tüp bağlamaya göre daha kolaydır, hem de daha az komplikasyona sahiptir. Tüp bağlaması yapılan hastada işlemin başarısızlığını yeni oluşan gebelik belirlerken, vazektomi de işlemin başarısızlığı basit sperm tahlilleri ile ölçülebilir. O nedenle erkeklerin bu konuda fedakarlık yapmalarını bekliyoruz.



OP.DR SONAY İSENLİK

KONYAALTI KADIN DOĞUM KLİNİĞİ / ANTALYA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder